ortalık ağarmak ne demek?
- Sabah olmaya başlamak.
- Sabah olmaya başlamak: Bu akşamki gerçek, ortalık ağarmadan tersine döner. -F. R. Atay.
- To break.
sabah
- Sabah ezanı.
- Sabah namazı.
- Günün başlangıcı, günün ilk saatleri
- Ezanı.
- Namazı.
- Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman, sabahleyin, sabah vakti.
- Gün ağarmasından sonraki kısa zaman. Bu zaman gün ortasına dek de alınabilir.
- gündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı
- Gündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
- Gün doğmasına yakın vakitten, öğle vaktine kadar olan zaman.
ortalık
- Bulunulan yer, çevre
- İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer
- Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf
- Soyut anlamda, yaşanan ortam
- One's immediate surroundings.
- The world around.
- Surroundings.
- The area around one.
ortalık düzelmek
- Karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak.
- Toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak, maddi durum düzelmek: Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim. -M. Ş. Esendal.
ağarmak
- Aydınlanmak
- Kırlaşmak, ak duruma gelmek
- Su ile yıkanıp temizlenmek, tertemiz olup beyazlaşmak
- Beyazlaşmak
- Rengi solmak.
- Ak olmak, ak hale gelmek, beyazlamak.
- Şafak sökmek
- Yaşlanmak.
- Bleach.
- Grey.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ortalıkortalık düzelmekortalık kararmakortalık karışmakortalık sütliman olmakortalık yatışmakortalıkçıortalıkı birbirine katmakortalıktaortalıkta bırakmakortalıortalığı birbirine katmakortalığı götürmekortalığı gürültüye boğmakortalığı gürültüye vermekağarmakağarmaağarmamakağarmışağarağaranağaran baş, ağlayan göz gizlenmezağaran saçağarantanağaağa aitağa arzıağa borç eder, uşak harçağa bölüğü