zorlamaya dayanmak ne demek?
Stand the strain.
stand
- (açık havada bulunan geçici) sahne. stand (sergi yeri)
- Katlanmak, direnmek, göğüs germek, karşı koymak
- Kullanılmadığı zamanlarda gitarı dengede tutmak için altına yerleştirilen sehpa.
Act of standing; halt; position; stance, point of view; defensive effort; raised platform; kiosk which sells or distributes items; taxi station; piece of furniture on which items are stored or displayed; seat for witnesses during a court trial.
- Durmak, ayakta kalmak
- Ayakta durmak
- Kalmak, baki kalmak
- Sebat etmek, tahammül etmek, çekmek, dayanmak
- Sabit olmak
- Inat etmek, ayak diremek
zorlamayla
By violence.
zorlama
- Özellikle oynaklarda ara keseciklerinin fıtığı olarak beliren, bir organın zorlanmış olmasıyla ortaya çıkan aksaklık veya bozukluk.
- Zorlanarak sağlanan, cebrî
- Zorlamak işi, zecir
- Bir nesneye etkiyen yamrultucu kuvvet.
- Tanıklık yapmak, andiçmek ve bunlar gibi yargılıkça bir kimseye verilen ve o kişi tarafından yapmaktan kaçınılan ve yargılama ile ilgili olan görevlerin, yasada yazılı yöntemlerle zorla yaptırılması.
Stress.
Compulsion, constraint.
Arm-twisting.
Coaction.
Coercion.
dayanmak
- Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
- Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak.
- Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek.
- Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek
- Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek
- Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak.
- Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek
- Varmak, ulaşmak
Stand the racket.
Last.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
zorlamaylazorlamazorlamakzorlamalı başlatmazorlamalı sona erdirmezorlamamakzorlazorla açan kimsezorla alacağını istemekzorla alan kimsezorla alarakdayanmakdayanmadayanma ayağıdayanma çizelgesidayanma çözümlemesidayanma duvarıdayandayanacak gücü kalmamakdayanağı kalmamakdayanağı olmayandayanakdayadayahatundayakdayak arsızıdayak atma