zorlama ne demek?
- Özellikle oynaklarda ara keseciklerinin fıtığı olarak beliren, bir organın zorlanmış olmasıyla ortaya çıkan aksaklık veya bozukluk.
- Zorlanarak sağlanan, cebrî
Melodram ile vodvilin temelde eş yapıda, zorlama türler olduğunu yazar durmadan.
N. Cumalı - Zorlamak işi, zecir
- Bir nesneye etkiyen yamrultucu kuvvet.
- Tanıklık yapmak, andiçmek ve bunlar gibi yargılıkça bir kimseye verilen ve o kişi tarafından yapmaktan kaçınılan ve yargılama ile ilgili olan görevlerin, yasada yazılı yöntemlerle zorla yaptırılması.
- Stress.
- Compulsion, constraint.
- Arm-twisting.
- Coaction.
- Coercion.
- Compulsion.
- Constraint.
- Duress.
- Enforcement.
- Force.
- Impellent.
- Pressure.
- Push.
- Screw.
- Strain.
- Urge.
- Violence.
- Infliction.
- Restraint.
- Rupture.
- Forced.
- Compulsory.
- Coerce.
- Forcing.
- Compelling.
- Beanspruchung
- Violence, contrainte
- Effort, tension
zorlamak
- Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek
- Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için güç kullanmak.
- Üstelemek, ısrar etmek
- Press-gang smb.
- Into doing smth.
- Twist smb.'s arm.
- Bludgeon.
- Bully.
- Clamor down.
- Clamour down.
zorlamalı başlatma
- Force start.