telaşa düşmek ne demek?
- Telaşlanmak
Vapur işlemeyecek zamanlarda bile bir gün işinden kalmadığını bilen Hayriye Hanım telaşa düştü.
Reşat Nuri Güntekin - To get flurried, to take alarm, to flap.
telaşlanmak
- Herhangi bir sebeple acelecilik göstermek
- Endişelenmek, kaygılanmak, telaş etmek
- To get agitated.
- Be alarmed.
- Get flurried.
- Ferment.
- Flap.
- Fluster.
- Take on.
- Fear.
telaşa düşürmek
- Telaşlandırmak.
- To alarm, to flurry.
telaşa gelmek
- (bir iş) telaş sırasında yapılmak.
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak
Türetilmiş Kelimeler (bis)
telaşa düşürmektelaşa gelmektelaşa vermektelaştelaş almaktelaş etmektelaş göstermektelatela ile beslemektela işlemektela koroidea ventrikuli kuartitela koroidea ventrikuli tersiyiteltel avivtel aviv 25tel aviv museumtel boyudüşmekdüşmek sukut etmekdüşmek üzere olmakdüşmedüşme alçalmadüşme dengesidüşme eğilimi olandüşme hastalığıdüşmandüşman ağzıdüşman başınadüşman çatlatmakdüşman düşmana gazel okumazdüşdüş azmasıdüş bakısıdüş çalışmasıdüş eylemek