düşme ne demek?
- Düşmek işi.
- Sag.
- Fall.
- Downfall.
- Falling down.
- Drop.
- Descent.
- Falling off.
- Falling-away.
- Flop.
- Precipitation.
- Scale-down.
- Slump.
- Spill.
- Tumble.
- Comedown.
- Decline.
- Setback.
- Trip.
- Falling.
- Crash.
- Leeway.
- Decrease.
- Depreciation.
- Sinking.
- Drift.
- Declination.
- Depression.
- Attenuation.
- Pitching.
- Squash.
- Crash landing.
- Tumbling.
- Deducting.
- Deduction.
- Degradation.
- Fail.
- Prolapse.
- Shortfall.
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak
düşme alçalma
- Satakda mal, pay belgiti, para kambiyo ve benzerleri geçer değerlerindeki düşüş.
- Decline, fall.
- Baisse, chute
düşme dengesi
- Yerçekimi nedeniyle taneciklerin dibe doğru inme hızlarıyla, yayınım eğilimiyle yukarı doğru devinim hızlarının eşit olma durumu.