bakış nazar ne demek?
Blink
blink
- Görmemezlikten gelmek, göz ardı etmek
- Titreşerek parlamak, parlamak
- Göz yummak
- Kırpıştırmak, ışıldamak
- Göz kırpmak
- Yarı kapalı gözlerle bakmak
- Göz atmak
- Pırıldamak, ışıldamak
- Kaçınmak, gözlerini gerçeğe kapamak
- Göz kırptırmak
bakış açısı
- Bir olayda, konuyu, düşünceyi belirli bir yönden inceleme, görüş açısı
Aspect.
Angle.
Contention.
Light.
Outlook.
Perspective.
Viewpoint.
View point.
Point of view.
bakış açısı yakala
Capture pov
nazar
- Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, insanlara, özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala mülke, hatta cansız nesnelere de zarar veren, bakıştaki çarpıcı ve öldürücü güç, göz.
- Bakış, bakma, göz atma
- Bk. gözdeğme
- Belli kimselerde bulunduğuna inanılan; insanlara, özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala mülke, hatta cansız nesnelere de zarar veren; bakışla dışarı fırlayan çarpıcı ve öldürücü güç.
- Bakma, göz atma.
- Düşünme.
- Göz değme.
- İtibar, saygı.
- (Nazaret) Altın.
Look.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
bakış açısıbakış açısı yakalabakış atmakbakış boşluğubakış çerçevesibakışbakış doğrultusubakış uyuşumubakışıkbakışık ayrımbakıbakıabakıcıbakıcı inekbakıcılıknazarnazar boncuğunazar çövdürmeknazar değdirmeknazar değmeknazar salmaknazar tedavisinazara gelmeknazarannazarbaznazadnazafetnazahnazaifnazair