nazar değmek ne demek?
- Göz değmek
Oğluna nazar değecek diye ödü patlar, kaplumbağanın yumurtasına yaptığı gibi bir an bile gözünü ayırmak istemezdi ondan.
E. Şafak
göz
- Görme organı.
- Bazı deyimlerde, görme ve bakma.
- İyi veya kötü nitelikler, tutkular, duygular anlatan bakış.
- Bakış, görüş.
- Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak
- Delik, boşluk
- Çekmece.
- Terazi kefesi.
- Bk. ada.
- Kartlar üzerinde açılan ve içerisine mikrofilm parçası geçirilen delik.
nazar değdirmek
- Overlook.
nazar boncuğu
- Nazar değmesin diye takılan mavi boncuk veya bunun yerini tutan başka şey, göz boncuğu.
- Eşi benzeri olmayan, tek.
- Blue bead (worn to avert the evil eye.
değmek
- Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
- Ulaşmak, erişmek.
- İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek.
- Değerinde olmak
- Karşılık olmak.
- Zevk veren şeyler hoşa gitmek.
- Herhangi bir nitelikte olmak.
- Eş değerde olmak.
- Bk. bağlantı kurmak
- Touch.