yapmak üzere olmak ne demek?
- Be on the point of doing smth., be by way of doing smth.
yapmak üzere
- On the verge of doing.
yapmak
- Yol almak
- Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak
- Salgılamak, çıkarmak
- Dışkı çıkarmak
- Gerçekleştirmek
- Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek
- Evlendirmek
- Bir durum yaratmak
- Edinmek, sahip olmak
- Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek
üzere
- Amacıyla
- Şartıyla.
- Neredeyse
- Gibi, bu yolda, bu biçimde.
- On the verge of.
- About to.
- On the brink of.
- On the point of.
- On condition of.
- According to.
olmak
- Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
- Gerçekleşmek veya yapılmak.
- Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
- Bir şeyi elde etmek, edinmek
- Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak.
- Uygun düşmek, yerinde görülmek.
- Yetişmek, olgunlaşmak.
- Happen.
- Become.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yapmak üzereyapmakyapmak istemekyapmak istememekyapmak pek de kolay değilyapmak yada bozmakyapmak zorunda kalmakyapmakla meşgul olmakyapmakla şeref duymakyapmaktan acizyapmayapma aydınlatmayapma beyapma bebekyapma bezemüzereüzeriüzeri kapli filamanüzeri kapli katotüzeri pul pul olanüzenüzen kişiüzen şeyüzengiüzengi demiriüzani