üzeri ne demek?
- Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı
Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü.
S. F. Abasıyanık - Varlık, kimlik
- Bir şeyin görülen yanı, yüzü.
- Bir şeyin dış yüzü, yüzey.
- Giysi.
- Vücut, beden
Gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük.
R. N. Güntekin - Artan, geriye kalan bölüm.
- Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz
Sonra yine böyle durgun, yine sıcak, öğle üzerleri vardır, herkesin uykuya vardığı, araba seslerinin kesildiği, sokakların tenhalaştığı bomboş, çıplak öğle üzerleri.
R. H. Karay - Upper surface.
- Outer surface.
- Outside surface.
- Clothing.
- Change.
- Remainder.
üzeri kapli filaman
- Coated filament
üzeri kapli katot
- Coated cathode