değmek ne demek?
- Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik.
Y. Z. Ortaç - Ulaşmak, erişmek.
- İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek.
- Değerinde olmak
Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer.
H. Taner - Karşılık olmak.
- Zevk veren şeyler hoşa gitmek.
- Herhangi bir nitelikte olmak.
- Eş değerde olmak.
- Bk. bağlantı kurmak
- Touch.
- Kiss.
- Bear.
- Merit.
- Brush.
- Worth.
- Be worthy of.
- Pay off.
- Meet.
- Contact.
değme
- Her, herhangi bir, gelişigüzel, rastgele
- Seçkin, seçme.
- Değmek işi, temas.
- Bir ya da birçok elektrik çevrimini bütünlemek için düzenlenmiş özel ulama yeri.
- Bir ya da birçok elektrik çevrimini bütünlemek için düzenlenmiş özel ulama yeri.
- Bir elektrik çevrimini bütünlemek için iki çevrim öğesinin birleşmesi.
- Every.
- Touch.
- Contact.
- Berührung
değme açısı
- Sıvı ile katının değdiği yerde, sıvı yüzeyi ile katınınki arasındaki açı.
- Sıvı ile katının değdiği yerde, sıvı yüzeyi ile katınınki arasındaki açı.
- Angle of contacf.
- Berührungswinkel
- Angle de contact