kuşatmayı kırmak ne demek?
Raise a siege.
raise
- Kaldırmak, yükseltmek
- Ayağa kaldırmak
- Öldükten sonra tekrar diriltmek
- Bina etmek, inşa etmek
- Toplamak (para)
- Besleyip üretmek, yetiştirmek, büyütmek
- Çıkarmak, meydana getirmek
- Uyandırmak, harekete getirmek
- Ses yükseltmek
- Canlandırmak, şevk vermek
kuşatma
- Bir ülkenin veya bir yerin dış dünya ile olan her türlü bağlantısını kuvvet kullanarak kesme, abluka, ihata
Surrounding.
Encirclement.
Enclosure.
Envelopment.
Siege.
Blockade.
Circumscription.
Investment.
Surround.
kuşatma altına almak
Lay siege to.
kırmak
- Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak.
- İri parçalara ayırmak.
- Belirli bir biçimde katlamak.
- Öldürmek, yok olmasına sebep olmak.
- Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
- Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
- Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak.
- Vücut kemiklerinden birini parçalamak
Freeze, put off.
Bear down.