kırma ne demek?
- Kırmak işi.
- Kumaşın katlanmasıyla yapılan giysi süsü, pili.
- Kırılmış veya dövülmüş tahıl.
- Basılı kâğıtları forma durumuna getirmek için belli yerlerinden bükme ve katlama işi.
- Ortasından kırılarak doldurulan (tüfek)
Mustafa, kırma tüfeğe bir kurşun sürdü.
Y. Kemal - Soyu karışmış, melez (hayvan).
- Yabancı etkilerle özgün niteliğini yitirmiş olan.
- Bir özdeğin, doğrusal birleşimle yeniden oluşturulan yönrüngemsilerinden her biri.
- Ailesi birbirinden ayrı ırklardan gelen ve her iki ırkın özelliklerini taşıyan kimse.
- Melez.
- Half-blood.
- Half breed.
- Underbred.
- Mongrel.
- Crossbred.
- Unblooded.
- Hybrid.
- Breaking.
- Pleat.
- Break.
- Breakage.
- Fracture.
- Injury.
- Laceration.
- Mestizo.
- Offence.
- Tuck.
- Groats.
- Half-breed.
- Collapsible.
- Folding.
- Act of breaking.
- Group.
- Crease.
- Gather.
- Ruffle.
- Smocking.
- Mulâtre
kırmak
- Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak.
- İri parçalara ayırmak.
- Belirli bir biçimde katlamak.
- Öldürmek, yok olmasına sebep olmak.
- Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek
- Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek
- Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak.
- Vücut kemiklerinden birini parçalamak
- Freeze, put off.
- Bear down.
kırma biti
- Kınkanatlılar takımından olup, kırık tanelerden başka, un, makarna, bisküvi çeşidinden yiyeceklere de üşüşebilen, kırmızımsı kahverengi ve 3-4 mm. boyunda ambar böceği.
- Confused flour beetle.
- Reismehlkäfer
- Tribolium confusum
kırma çatı
- Jerkin head.