karakol tutuklama kayıt defteri ne demek?
- Charge sheet.
charge
- Şarj etmek
- Suçlamak, sorumlu tutmak
- Ödetmek, kredi kartından almak
- Suçlamak, üzerine atmak, saldırmak, hücum etmek
- Itham etmek, mesul tutmak
- Yüklemek, doldurmak
- (hizmet karşılığında ödenen) ücret
- Tembihlemek, bilgi vermek, aydınlatmak
- Doldurmak (tüfek, top, ocak vb)
- Doyurmak
karakol
- Güvenliği sağlamakla görevli kimselerin bulunduğu yapı
- Huzuru ve güvenliği sağlamak için hükûmete bağlı her türlü silahlı kuvvet, kol, devriye.
- Hükümetçe silâhlı olarak dolaştırılan türlü güvenlik kuvvetleri.
- Güvenlik kuvvetlerinin yerleşmiş bulundukları konut.
- Post.
- Station.
- Police station.
- Patrol.
- Outpost devriye.
- Central police station.
karakol gemisi
- Kara sularında güvenliği sağlamak ve gözcülük yapmak için dolaşan küçük gemi.
- Coast-guard ship.
- Patrol vessel.
- Guard boat.
- Patrol boat.
- Picket boat.
tutuklama
- Tutuklamak işi, tevkif
- Yasada gösterilen koşullar gereğince ve yargıcın yazılı buyruğu ile sanığı tutuklarevine kapatıp geçici olarak özgürlüğünü kaldırma.
- Arrest, detention.
- Apprehension.
- Bust.
- Arresting.
- Detention.
- Arrest.
- Arrestation.
- Taking sb into custody pending criminal investigation.
kayıt
- Bir yere mal ederek deftere geçirme.
- Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması
- Önem verme, gözetme.
- Resmî belge.
- Sesi veya görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi.
- Şart.
- Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme.
- Pencere çerçevesi.
- Araç, eşya.
- Yiyecek.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
karakolkarakol gemisikarakol gezmekkarakol hattıkarakol kayıt defterikarakol kurmakkarakola düşmekkarakollukkarakolluk olmakkarakocakarakoçkarakakarakabarcıkkarakaçankarakafeskarakalemtutuklamatutuklama belgesitutuklama beyanıtutuklama emritutuklama yazısıtutuklamaktutuklamamaktutuklatutukladıtutuktutuk akçetutuk çocuktutuk düzgülütutuk su