imkan tanımak ne demek?
Give smb. a show.
imkan
- Olanak.
- Yararlanılan uygun şart veya durum, olanak
- Bk. olanak
- Bk. olumsallık
- Olanak.
- Bk. olanaklılık yöneticisi
- Mümkün olmak. Olacak halde bulunmak. (Bak: Hudus) (Osmanlıca'da yazılışı: imkân)
Possibility, chance, facility, feasibility, handle, the possible, potentiality.
Possibility.
imkan vermek
- Olanak sağlamak. Bir işin olmasına elverişli ortamı hazırlamak.
Pave the way for.
tanımak
- Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
- Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek
- Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak
- Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek.
- Varlığını kabul etmek. (Hukuk)
- Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak.
- Sorumlu bilmek.
- Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek.
Know.
Recognize.