tanımak ne demek?
- Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı.
H. E. Adıvar - Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek
Onu bir de eski polisler tanır.
S. F. Abasıyanık - Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak
Sincapları yakından tanırım.
A. Haşim - Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek.
Oğlan süngerlerin çeşidini zehir gibi tanıyordu.
Halikarnas Balıkçısı - Varlığını kabul etmek. (Hukuk)
- Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak.
- Sorumlu bilmek.
- Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek.
- Know.
- Recognize.
- Identify.
- Get to know.
- Be recognizant of.
- Legitimize.
- Legitimatize.
- Acknowledge.
- Be acquainted with.
- Affiliate.
- Charter.
- Spot.
- Distinguish.
- Give.
- To know.
- To recognize.
- To be acquainted with.
- To know well.
- To distinguish between.
- To acknowledge.
- To respect.
- To listen to.
- To pay attention to.
- To hold sb responsible.
- Recognise.
- To make acquaintance.
- Approve.
- Familiarize.
- Give scope for.
- Note.
tanıma
- Tanımak işi
- Daha önce bilinen bir şeyi, bir kimseyi anımsama.
- Bir şey ya da bir kimse ile ilgili doğru ve tam bilgisi bulunma.
- Var olan bir şeyi algılama.
- Acknowledgement.
- Recognizance.
- Identification.
- Spotting.
- Familiarization.
- Acquaintance.
tanıma göre
- By description