hoşafına gitmek ne demek?
- Hoşuna gitmek.
To please, to amuse.
hoşafın yağı kesilmek
- Bozulmak, bir cevap bulamamak, mahcup olmak.
hoşaf
- Şekerli suda, bütün veya dilimler hâlinde kaynatılmış meyve, komposto.
Compote.
Stewed fruit.
gitmek
- Bir yere doğru yönelmek
- Bir yerden veya bir işten ayrılmak.
- Çıkmak, ulaşmak.
- Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak.
- Sürmek, devam etmek
- Yakışmak, yaraşmak.
- Tüketilmek, harcanmak
- Götürülmek, gönderilmek.
Take one's way.
Go away.