gitmek üzere ne demek?
- Bound.
gitmek üzere ayrılmak
- Make tracks for.
gitmek
- Bir yere doğru yönelmek
- Bir yerden veya bir işten ayrılmak.
- Çıkmak, ulaşmak.
- Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak.
- Sürmek, devam etmek
- Yakışmak, yaraşmak.
- Tüketilmek, harcanmak
- Götürülmek, gönderilmek.
- Take one's way.
- Go away.
üzere
- Amacıyla
- Şartıyla.
- Neredeyse
- Gibi, bu yolda, bu biçimde.
- On the verge of.
- About to.
- On the brink of.
- On the point of.
- On condition of.
- According to.