harap düşmek ne demek?
- Kötü bir durumla karşı karşıya kalmak
Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Atatürk
harap durumda
- In state of unrepair.
harap
- Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran
- Bitkin, yorgun, perişan
- Çok sarhoş.
- Dilapidation.
- Ramshackle.
- Tumbledown.
- Ruined.
- Worn out.
- Exhausted.
- Tired out.
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak
Türetilmiş Kelimeler (bis)
harap durumdaharapharap edenharap etmeharap etmekharap olmaharap olmakharap olmuşharap olmuş kimseharaplaşmaharahara kiriharabharababadharabatdüşmekdüşmek sukut etmekdüşmek üzere olmakdüşmedüşme alçalmadüşme dengesidüşme eğilimi olandüşme hastalığıdüşmandüşman ağzıdüşman başınadüşman çatlatmakdüşman düşmana gazel okumazdüşdüş azmasıdüş bakısıdüş çalışmasıdüş eylemek