doludizgin gitmek ne demek?
- Son hızla koşmak.
- (mecaz) kendini kaptırıp sürüklenmek
Kendimi yalnız sanıyor ve talihin arabasında doludizgin gidiyordum.
A. H. Tanpınar - To ride at full speed, to ride hell for leather.
son
- Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı
- En arkada bulunan.
- Artık ondan ötesi veya başkası olmayan
- Uç, sınır.
- Olanca
- Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet.
- Olum.
- Etene.
- Etene.
- Bk. eş
doludizgin
- Son hızla, çok hızlı bir biçimde
- Tam anlamıyla
- At a full gallop.
- At full speed.
doludağıtıcı
- Dolunun yağmasını engelleyerek yağmura dönüşmesini sağlayan düzenek.
gitmek
- Bir yere doğru yönelmek
- Bir yerden veya bir işten ayrılmak.
- Çıkmak, ulaşmak.
- Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak.
- Sürmek, devam etmek
- Yakışmak, yaraşmak.
- Tüketilmek, harcanmak
- Götürülmek, gönderilmek.
- Take one's way.
- Go away.