bağrına taş basmak ne demek?
- Sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak.
Acı çekerdim ama makul bir çocuktum. Bağrıma taş bastım.
A. Kutlu - Uğradığı haksızlığa rağmen, acıya katlanmak ve sinesine çekmek.
- To grin and bear it.
bağrına basmak
- Kucaklamak
- Bir kimseyi sevgisi ve şefkatiyle himayesine almak, koruyup kollamak
- Birini göğsüne bastırarak sevmek
- Cherish, embrace, nestle, canoodle.
bağrına işlemek
- Çok derinden etkilemek, içine işlemek.
taş
- Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde.
- Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş.
- Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
- Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
- Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher.
- Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri.
- Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde.
- Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça.
- Bkz. kayaç.
- Kimyasal veya fiziksel özellikleri değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan, sert ve katı madde.
basmak
- Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
- Baskın yapmak
- Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
- Küçük çocuklar ayakta durabilmek.
- Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
- Sıkıştırarak yerleştirmek.
- Bası işi yapmak, tabetmek.
- Örtmek, bürümek, kaplamak
- Basım işini gerçekleştirmek.
- Step on.