bağrına basmak ne demek?
- Kucaklamak
İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Bir kimseyi sevgisi ve şefkatiyle himayesine almak, koruyup kollamak
Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin.
E. Bener - Birini göğsüne bastırarak sevmek
- Cherish, embrace, nestle, canoodle.
kucaklamak
- Kollarla sarıp göğüs üzerine bastırmak
- Kucağına almak, kucağında taşımak.
- İçine almak veya çepeçevre sarmak, kuşatmak
- Embrace.
- Give a hug.
- Clasp smb.
- In one's arms.
- Clasp.
- Embosom.
- Strain smb.
bağrına işlemek
- Çok derinden etkilemek, içine işlemek.
bağrına taş basmak
- Sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak.
- Uğradığı haksızlığa rağmen, acıya katlanmak ve sinesine çekmek.
- To grin and bear it.
basmak
- Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
- Baskın yapmak
- Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
- Küçük çocuklar ayakta durabilmek.
- Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
- Sıkıştırarak yerleştirmek.
- Bası işi yapmak, tabetmek.
- Örtmek, bürümek, kaplamak
- Basım işini gerçekleştirmek.
- Step on.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
bağrına işlemekbağrına taş basmakbağrını delmekbağrını ezmekbağrı açıkbağrı karabağrı yanıkbağrı yanmakbağrı yufkabasmakbasmakalıpbasmakalıp davranışbasmakalıp konuşmakbasmakalıp laflarbasmakalıp laflar eden tipbasmakalıp olmabasmakalıp sözbasmakalıp yanıtbasmakalıp yargıbasmabasma ayrıcalığıbasma ayrıcalığı bağışlamabasma ayrıcalığı bağışlama yetkisibasma borusu