basmak ne demek?
- Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
Şuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım.
S. F. Abasıyanık - Baskın yapmak
Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış.
E. İ. Benice - Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına.
C. Külebi - Küçük çocuklar ayakta durabilmek.
- Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız.
H. E. Adıvar - Sıkıştırarak yerleştirmek.
- Bası işi yapmak, tabetmek.
- Örtmek, bürümek, kaplamak
Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk.
M. Ş. Esendal - Basım işini gerçekleştirmek.
Step on.
Print.
Publish.
Raid.
Break into.
Attack suddenly.
Flood.
Come upon.
Weigh.
Catch.
Come on.
Flow.
Foray.
Impress.
Imprint.
Irrupt.
Letter.
Sink.
Stamp.
Stencil.
Step.
Stomp.
Tread.
Tread on.
Attack.
Bust.
Compress.
Counterfeit.
Depress.
Invade.
Push.
Strike.
Trample.
Utter.
To tread.
To step.
To trample.
To press.
To depress.
To compress.
To print.
To raid.
To bust.
To descend.
To flood.
To fall.
To set in.
To let out.
To utter.
To enter.
To reach.
To strike.
To coin.
To stamp.
To follow.
To drop.
To push.
To inundate.
To attack.
To storm.
To surprise.
To invade.
To mill.
To exert.
To imprint.
To heft.
To tread on.
Press.
Zieher,, kopieren, abziehen, Kopie ziehen, umkopieren
Tirer
basmakalıp
- Hep aynı olan, herkes tarafından bilinen.
- Özgünlüğü olmayan, değişiklik göstermeyen, bilineni tekrarlayan, harcıâlem, klişe
Conventional.
Cliche.
Stereotype.
basmakalıp davranış
- Belirli bir sorun durumu içinde özel koşulların ya da varılan sonucun değiştiremediği, hep aynı kalan davranış.