akıntı ne demek?
- Akma işi.
Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi.
- Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan
Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum.
Ö. Seyfettin - Eğiklik, eğim, meyil.
- Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı.
- Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum.
- Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması
Ertesi sabah, sol kulağımda ağrı ile beraber akıntı başladı.
R. N. Güntekin - Bir sıvı cismin mütemadiyen hareketi, akış.
Stream
Flow.
Current.
Flux.
Stream.
Afflux.
Chute.
Circulation.
Drift.
Effluence.
Effluent.
Issue.
Race.
Leak.
Leakage.
Fluxion
Tide.
Weathering.
Efflux.
Running.
Seepage.
akma
- Akmak işi.
- Reçine, çam sakızı, akındırık.
- Düşük karbonlu çeliklerde görülen ye esneklik sınırına erişildiğinde birden beliren uzama olayı.
Flowing.
Discharge.
Effluence.
Efflux.
Effusion.
Expulsion.
Flux.
akıntı ağı
Drift net.
akıntı akım
- Bir topluluğun (yıldız ya da cisimler) belli bir doğrultudaki devinmesi.
Stream.
Courant