akın etmek ne demek?
- Toplu olarak gitmek, üşüşmek.
Top seslerini duyan halk sahile akın etmeye başlamışlardı.
F. F. Tülbentçi - Düşman ülkesine saldırmak, baskın yapmak
- Raid, flock, flood, invade.
akın eden
- Invasive.
akın akın
- Arkası kesilmeyen kalabalık öbekler durumunda
- Rushing and surging in grounds.
- In crowds
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.