zorlamasız ne demek?
- Kolay, içten
Akıcı, zorlamasız, açık anlatımlı bir üslubu vardı.
H. Taner
zorlama
- Özellikle oynaklarda ara keseciklerinin fıtığı olarak beliren, bir organın zorlanmış olmasıyla ortaya çıkan aksaklık veya bozukluk.
- Zorlanarak sağlanan, cebrî
- Zorlamak işi, zecir
- Bir nesneye etkiyen yamrultucu kuvvet.
- Tanıklık yapmak, andiçmek ve bunlar gibi yargılıkça bir kimseye verilen ve o kişi tarafından yapmaktan kaçınılan ve yargılama ile ilgili olan görevlerin, yasada yazılı yöntemlerle zorla yaptırılması.
- Stress.
- Compulsion, constraint.
- Arm-twisting.
- Coaction.
- Coercion.
zorlamak
- Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek
- Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için güç kullanmak.
- Üstelemek, ısrar etmek
- Press-gang smb.
- Into doing smth.
- Twist smb.'s arm.
- Bludgeon.
- Bully.
- Clamor down.
- Clamour down.