zor durumda kalmak ne demek?
- Strand
strand
- Karaya oturtmak, başarısızlığa uğramak, karaya oturmak, bükmek (ip vb.), telini koparmak (kablo vb.)
- Kenar, kıyı, sahil, yalı, yalı boyu
- Karaya oturmak
- Karaya oturtmak
- Zor durumda kalmak
- Halatın bir kolu
- Iplik teli
- Halatın bir kolunu koparmak
- Telleri birleştirerek iplik yapmak.
zor durumda mühlet verme
- Bk. zorunlulukta süre verme
zor durumda olmak
- Be in a cleft stick.
durum
- Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon
- Duruş biçimi, konum.
- Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.
- İsim soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl.
- Bkz. hal.
- Bir ayaktopu kümesinde takımların aldıkları sonuçlara göre kazandıkları değerler. Uluslararası kurallara göre kazanan takım iki, yenişemeyen takımlar birer değer alırlar. Yenik takımlar ise değer alamazlar.
- State.
- Wheat with hard dark-colored kernels high in gluten and used for bread and pasta; grown especially in southern Russia, North Africa, and northern central North America.
- Condition.
- Situation.
kalmak
- Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
- Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak
- Konaklamak, konmak
- Oturmak, yaşamak, eğleşmek
- Hayatını sürdürmek, yaşamak.
- Varlığını korumak, sürdürmek
- Oyalanmak, vakit geçirmek
- Sınıf geçmemek.
- 1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak; 2) kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak.
- Stay.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
zor durumda mühlet vermezor durumda olmakzor durumda terketmekzor durumdazor durumdakizorzor alımzor anlaşılırzor beğenenzor beğenen tipzor beğenirlikzor belazor bulunurzor bulunurlukzor doğumzozoazoakantozzoalenzoamilindurumdurum açısıdurum almakdurum analizidurum baladıduruduru açınıkduru denklemiduru sesdurualpdurdur bakayımdur bindur durakdur durak yok