durum ne demek?
- Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon
Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı.
R. N. Güntekin - Duruş biçimi, konum.
- Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.
- İsim soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl.
- Bkz. hal.
- Bir ayaktopu kümesinde takımların aldıkları sonuçlara göre kazandıkları değerler. Uluslararası kurallara göre kazanan takım iki, yenişemeyen takımlar birer değer alırlar. Yenik takımlar ise değer alamazlar.
- State.
- Wheat with hard dark-colored kernels high in gluten and used for bread and pasta; grown especially in southern Russia, North Africa, and northern central North America.
- Condition.
- Situation.
- Circumstance.
- Case.
- Position.
- Status.
- Attitude.
- Score.
- Occasion.
- State of affairs.
- Ball game.
- Conjuncture.
- Context.
- Estate.
- Event.
- Fact.
- Fettle.
- Footing.
- Instance.
- Pass.
- Plight.
- Posture.
- Repair.
- Set-up.
- Capacity.
- Order.
- Point.
- Things.
- Circumstances.
- Unundan makarna yapılan bir cins buğday (bot.) Triticum durum.
- Durum, durum buğdayı, bir buğday türü
hal
- Bir şeyin içinde bulunduğu şartları veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet
- Davranış, tutum, tavır
- Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman
- Güç, kuvvet, takat.
- Kötü durum, sıkıntı, dert.
- Durum.
- Çözme, çözülme.
- Eritme.
- Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
- Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.
durum açısı
- Gökküresinde verilen bir doğrultunun kuzey kutbu doğrultusuna göre yaptığı açı. Fotoğraf plakları üzerinde herhangi bir doğrultunun kuzey kutup doğrultusuna karşılık olan eksenle yap- tığı açı. Çiftyıldızlarda, yoldaşı başyıldıza birleştiren doğru ile bu eksen arasındaki açı. Eksi yönde ölçülür.
- Posi; tion angle.
- Angle de position
durum almak
- Belli bir duruş biçimine geçmek.