yalnız bırakmak ne demek?
- Tek başına bırakmak.
- Leave alone, leave smb. to oneself.
tek
- Eşi olmayan, biricik, yegâne
- Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri
- Bir kadeh içki.
- Önüne getirildiği cümleye istek ve özlem kavramı katar.
- Yalnızca.
- Hiç, hiçbir
- İki ile bölünemeyen (sayı).
- Sessiz, hareketsiz, uslu.
- Biricik, eşi olmayan.
- Koşma, seğirtme.
yalnız
- Yanında başkaları bulunmayan.
- Yanında başkaları olmayarak
- Ama.
- Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi.
- Yalnızca
- Toplumsal ilişkilerden yoksun ya da yoksun bırakılan kişi.
- Alone.
- Isolated.
- Lone.
- Lonely.
yalnız akıl ile algılanan şey
- Thing in itself.
bırakmak
- Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak.
- Koymak
- Bir işi başka bir zamana ertelemek.
- Unutmak.
- Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek.
- Saklamak, artırmak.
- Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
- Engel olmamak
- Break oneself of a habit.
- Leave.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yalnızyalnız akıl ile algılanan şeyyalnız başınayalnız bu nedenleyalnız çocukyalnız dizinyalnız erkekler içinyalnız erkeklere mahsusyalnız gitmekyalnız hapsedilmeyalyalayalabaçyalabıkyalabıklıkbırakmakbırakmak koyvermekbırakmabırakma alanlarıbırakma bedelibırakma gölgesibırakma kirişibırakbırak allah aşkınabırak allahını seversenbırak artıkbırak konuşsunbırahe