yalnız ne demek?
- Yanında başkaları bulunmayan.
- Yanında başkaları olmayarak
Ömrümde şehir içinde bile yalnız dolaşmaya alışmamış bir adam için bir genç kızın tek başına Avrupa seyahatine çıkışı akıl durdurucu bir şeydi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Ama.
- Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi.
- Yalnızca
- Toplumsal ilişkilerden yoksun ya da yoksun bırakılan kişi.
- Alone.
- Isolated.
- Lone.
- Lonely.
- Lonesome.
- Private.
- Single.
- Single-handed.
- Sole.
- Solitary.
- Solo.
- Unaccompanied.
- Unattended.
- Exclusively.
- Just.
- Merely.
- Only.
- Singly.
- Solitarily.
- On one's tod.
- By yourself.
- Bigoted.
- Desolate.
- Mere.
- Purely.
- Singular.
- By oneself.
- However.
- Individual.
- Save.
- Single house.
yanında
- Bir şeye, bir kimseye göre, nispetle
- In one's hearing.
- Nearby.
- Close by.
- Hard.
- At the side of.
- By the side of.
- Alongside.
- Beside.
- Next.
yalnız akıl ile algılanan şey
- Thing in itself.
yalnız başına
- Kendi kendine, bir kendisi, tek başına.
- Alone, by himself, single handed.