uygun düşmek ne demek?
- Yakışmak, yaraşmak, elverişli olmak.
- Yakışmak, yaraşmak, elverişli olmak: Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü? -Y. K. Karaosmanoğlu.
- Apply, be suitable, suit, befit, chime in with.
uygun düz kırık
- Kırık düzlemi, katmanların yatımı yönünde eğimli, tavan tomruğu taban tomruğuna oranla kırık düzlemi boyunca aşağı kaymış kırık.
- Normal fault heading with the dip.
- Gleichfallender normale Verwerfung
- Faille normale conforme
uygun değer
- Bir malın gerçek değeri, değiştirilen mallar arasındaki değer eşitliği.
- Satın alınan mal için ödenen paranın, yapım değeri ile kâr payı toplamına eşit olması.
- Fair value.
- Valeur équitable
düşmek
- Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- Yere devrilmek, yere serilmek.
- Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak.
- Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak.
- Yağmak.
- Vurmak, değmek, rastlamak
- Vakti gelmeden ölü doğmak.
- Sâkıt olmak, sukut etmek.
- Arkasından gitmek, peşini bırakmamak
Türetilmiş Kelimeler (bis)
uygun düz kırıkuygun değeruygun değiluygun dokunca ödemesiuygun durumuygun durumluuygunuygun adımuygun adım yürümekuygun adım yürüyen kimseuygun adım yürüyüşuygun adımla yürüyüşuygun biçimdeuygun bir biçimdeuygun bir dille söylemekuygun bir duruma getirilmişuyguuygulauygula liste madde ışaretiuygulamauygulama açıklamasıdüşmekdüşmek sukut etmekdüşmek üzere olmakdüşmedüşme alçalmadüşme dengesidüşme eğilimi olandüşme hastalığıdüşmandüşman ağzıdüşman başınadüşman çatlatmakdüşman düşmana gazel okumazdüşdüş azmasıdüş bakısıdüş çalışmasıdüş eylemek