uygun ne demek?
- Yakışır, yaraşır, uz, mutabık, mütenasip
Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum.
İhsan Oktay Anar - Elverişli, yarar, müsait, muvafık.
Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim.
Ayla Kutlu - Orantılı, oranlı
- Yararlı.
- Avantajlı
- Ucuz, ekonomik
En uygun fiyata bu mağazada bulabilirsiniz.
- Suitable.
- Agreeable.
- Conformable.
- Appropriate.
- Favorable.
- Favourable.
- Convenient.
- Proper.
- Eligible.
- Fair.
- Well-matched.
- Acceptable.
- Accommodating.
- Adaptable.
- Adequate.
- Advisable.
- Allowable.
- Answerable.
- Applicable.
- Apposite.
- Apropos.
- Becomin.
- Amenable.
- Becoming.
- Central.
- Coherent.
- Commensurate.
- Congruous.
- Consistent.
- Corresponding.
- Decent.
- Decorous.
- Expedient.
- Fitting.
- Good.
- Happy.
- Likely.
- Livable.
- Okay.
- Opportune.
- Pertinent.
- Presentable.
- Propitious.
- Proportionate.
- Reasonable.
- Right.
- Seemly.
- Strategic.
- Timely.
- Well.
- Correct.
- Qualified.
- Sensible.
- Suited.
- Fitting consistent.
- Matching.
- Good for.
- Fit for in line with.
- Conform.
- Best fit.
- Commensurable.
- Compatible.
- Concordant.
- Conformation.
- Congenial.
- Consonant.
- Convenable.
uygun adım
- Adım atışta birliği gerektiren grup yürüyüş türü.
- Adımda beraberliği gerektiren grupça yürüyüş türü.
- Step.
uygun adım yürümek
- March, keep step, keep step with.