tehdit etmek ne demek?
- Gözdağı vermek
Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti.
R. N. Güntekin - Tehlikeli bir durum yaratmak.
- Menace.
- Threaten.
- To intimidate.
- To menace.
- To threaten.
- Impend.
gözdağı
- Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
- T. Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek.
- Threat.
- Intimidation.
- Threats.
tehdit eden
- Threatening, minatory, minacious.
tehdit ederek
- Scowl
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.