gözdağı ne demek?
- Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit
Ona korku ve gözdağı aracı ile birtakım emirler verilir, yasaklar konur.
H. TanerKüfürlerin arasında duyduğu sözlerden, bu gözdağının sabahki olayla ilintili olduğunu anlar gibiydi.
Ayşe Kulin - T. Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek.
- Threat.
- Intimidation.
- Threats.
gözdağı vermek
- Sonradan verilecek bir cezayla korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak.
- To intimidate.
- Threaten.
- Menacer, intimider (fr)
gözde
- Osmanlı sarayında padişahın ilk dört cariyesine verilen unvan.
- Beğenilen kadın.
- Benzerleri arasında nitelikleri sebebiyle üstün tutulan, beğenilen, önem verilen kimse veya şey, favori.
- Önemli bir kimsenin beğendiği kadın.
- Bk. odalık.
- Göze girmiş olan sevilen beğenilen, benimsenen.
- Favorite.
- Favourite.
- Preffered.
- Blue boy.