suçlamaya karşılık vermek ne demek?
- Recriminate.
suçlama
- Suçlamak işi, itham
- Accusation.
- Charge.
- Accusing.
- Blaming.
- Blame.
- Arraignment.
- Censure.
- Complaint.
- Condemnation.
suçlamada bulunmak
- Bring an accusation against smb.
karşılık
- Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele
- Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz.
- Cevap, yanıt.
- Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel
- Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat.
- İktisadi karar birimleri tarafından istenen veya gereksinim duyulan malların satılması, paranın verilmesi, ödeneğin sağlanması gibi işler.
- Bedel.
- Comeback.
- Price.
- Redress.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
suçlamasuçlamada bulunmaksuçlamaksuçlamamaksuçlamanın en ağır kısmısuçlakarşılıkkarşılık beklemeden yapılankarşılık beklemekkarşılık beklememekarşılık borçlancısıkarşılık fonlarıkarşılık gücükarşılık ilkesikarşılık inancasıkarşılık olarakkarşılığı bankaca tutulan çekkarşılığı bendedirkarşılığı inancadırkarşılığı mal olarak alınmıştırkarşılığı ödenimdedir