suçlamanın en ağır kısmı ne demek?
- Gravamen.
suçlama
- Suçlamak işi, itham
- Accusation.
- Charge.
- Accusing.
- Blaming.
- Blame.
- Arraignment.
- Censure.
- Complaint.
- Condemnation.
suçlamada bulunmak
- Bring an accusation against smb.
en
- Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı.
- Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret.
- Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime
- Bir filmin iki kenar arasında kalan, filmlerin çeşitlerine göre değişen ve filmlerin boylarını belirleyen uzunluğu.
- Erime noktasının kısaltılmış şekli.
- Hlk. Hayvanların kulaklarına vurulan damga.
- Bk. genişlik
- This must not be confused with -en corresponding in Old English to the AS.
- Infinitive ending -an.
- See Em.
ağır
- Yavaş
- Yoğun
- Fiziksel nedenlerden dolayı güç işiten (kulak)
- Değeri çok olan, gösterişli
- Keskin, boğucu (koku)
- Kısık, alçak
- Yavaş bir biçimde
- Sindirimi zor (yiyecek)
- Ağır sıklet
- Tartıda çok çeken, hafif karşıtı.