sinema salonu hasılatı ne demek?
- Bk. gelir
gelir
- Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
- Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandığı ücret, aylık, kira vb., varidat, irat.
- Üretim etkinliklerine katılan üretim faktörlerinin yaratılan hasıladan bölüşüm sonunda aldıkları pay.
- Emek faktörünün işlendirilmesinden sağlanan maaş, ücret, bahşiş, prim; finansal araçlardan sağlanan faiz, kâr payı gibi sermaye getirileri; taşınmaz ve topraktan sağlanan kira, rant; iş göremezlik, çocuk desteği; sağlık, işsizlik sigortası ve emeklilik gibi sosyal güvenlik kapsamındaki transfer ödemeleri ile şans oyunları vb. kaynaklardan elde edilen para miktarı.
- Îrâd.
- Bir filmin herhangi bir sinema salonunda ya da oynatım süresi boyunca sağladığı para. (Kesintiligelir ya da kesintisizgelir olarak ikiye ayrılır).
- Box office, box office (takings, receipt), take.
- Income.
- Revenue.
- Revenues.
sinema
- Hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işi.
- Film göstermeye yarayan özel bir makineyle görüntülerin beyaz perdeye yansıtıldığı salon veya yapı
- Güzel sanatların dalı olarak yansıtılmaya uygun olan filmleri gerçekleştirme ve yaratma sanatı, beyaz perde
- İzleyicilerin filmleri topluca görebilmeleri için özel olarak yapılmış yapı
- Herhangi bir devinimi, düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini saptama, sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde görüntülük üzerine yansıtarak devinimi yeniden oluşturma işi
- Bir ülkedesinemayı oluşturmak üzere gerekli kuruluşların tümü,sinema işleyimi (bk.sinema işleyimi)
- Güzel sanatların bir dalı olaraksinema sanatı (bk.sinema sanatı). 5.sinemayı oluşturmak için yapılan çalışmaların tümü,sinemacılık (bk.sinemacılık)
- Bir ülkenin kendine özgü nitelikler taşıyan ulusalsineması. ("Sinema",sinematograf sözcüğünün kısaltmasıdır).
- Cinema.
- Movie theater.
sinema acentesi
- Bk. dağıtımcı
salon
- Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
- Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer.
- Dükkân, mağaza.
- Bk. seyir yeri
- Sinemanın, film gösterimini izleyenlere ayrılmış, sıra koltuklu, önde görüntülük, arkada gösterim odacığı, yanlarda çıkış kapıları, üstte balkonları bulunan geniş yeri.
- An apartment for the reception of company; hence, in the plural, fashionable parties; circles of fashionable society.
- In the 18th and 19th centuries, a government-sponsored exhibition named after a room in the Louvre where court painters exhibited their works.
- Closed body style appellation first used by Cadillac with new 1915 V8 production; Fr word meaning 'lounge' or 'drawing room' In England the equivalent term was 'saloon'; the 'salon' gave way to the 'sedan' in America.
- The official annual or biannual French art exhibition in nineteenth-century Paris organized by a body of judges who tended to award academic style and subjects.
- Commercial establishment offering a product or service related to fashion.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
sinemasinema acentesisinema adamısinema ağısinema aktörüsinema alemisinema alıcısısinema alma makinesisinema amatörüsinema amilisinemsinesine barsine curvesine çiçeğisine diesalonun aydınlatılmasısalonsalon adamısalon almaksalon aydınlatma ana çevirgecisalon aydınlatmasıSaloi koyunusaloi sheepsalolsalomesalomonsalsal ammoniacsal balıkçılığısal ile taşımaksal kullanmak