gelir ne demek?
- Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat
Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı.
M. Yesarî - Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandığı ücret, aylık, kira vb., varidat, irat.
- Üretim etkinliklerine katılan üretim faktörlerinin yaratılan hasıladan bölüşüm sonunda aldıkları pay.
- Emek faktörünün işlendirilmesinden sağlanan maaş, ücret, bahşiş, prim; finansal araçlardan sağlanan faiz, kâr payı gibi sermaye getirileri; taşınmaz ve topraktan sağlanan kira, rant; iş göremezlik, çocuk desteği; sağlık, işsizlik sigortası ve emeklilik gibi sosyal güvenlik kapsamındaki transfer ödemeleri ile şans oyunları vb. kaynaklardan elde edilen para miktarı.
- Îrâd.
- Bir filmin herhangi bir sinema salonunda ya da oynatım süresi boyunca sağladığı para. (Kesintiligelir ya da kesintisizgelir olarak ikiye ayrılır).
Box office, box office (takings, receipt), take.
Income.
Revenue.
Revenues.
Earnings.
Takings.
Drawings.
Gainings.
Proceeds.
Yield.
Emolument.
Means.
Return.
Receits.
Rent.
Expenditure for taxes on income , earnings and property.
Gains.
Incoming profit.
Einnahme, Filmeinnahme, Filmertrag, Kasseneingangen
gelir akım devresi
- Bk. dairesel akım
gelir bağlama
- İş kazası ya da uğraşı sayrılığı sonucu ölümlerde yasasına göre hakedicilere aylık bağlama.
Indemnisation.
Indemnisation