saf hale getirmek ne demek?
- Purify.
saf
- Dizi, sıra
- Grup.
- Katıksız, arı, katışıksız, halis, has.
- Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen, bön, safdil
- İyi niyetli, art niyetsiz
- Bk. arı
- Bk. salt
- Bir şarap cinsi. (Osmanlıca'da yazılışı: sa'f)
- Bir adam boyu yüksekliğindeki duvar.
- Katışıksız, berrak, temiz. (Osmanlıca'da yazılışı: saf (sâfi))
saf alkol
- Mutlak alkol.
- Absolute alcohol.
hale
- Hristiyanlıkta aziz sayılanların resimlerinde başları çevresinde çizilen daire.
- Ayın çevresinde görülen ışık halkası, ağıl, ayla
- Sağlam, dinç, zinde.
- Sürüklemek.
- Bk. ışık aylası
- Bk. ayla.
- Bk. ağıl
- Bk. ayla
- Renkli yuvarlak bir yapıyı (inklüzyon cisimciği veya glakomu) çevreleyen renkli veya şeffaf daire, ayla.
- Gözün muayenesi sırasında görülen ve makula lüteayı çevreleyen daire.
getirmek
- Gelmesini sağlamak
- Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak.
- Erişmek veya eriştiğini sanmak.
- İleri sürmek.
- Sebep olmak, ortaya çıkarmak.
- İletmek, bildirmek
- Sağlamak
- Bir makama atamak veya seçmek.
- Bring.
- Bring along.