nüvesini çıkarmak ne demek?
- Enucleate
enucleate
- Nüvesini çıkarmak
- Içini kesmeden çıkarmak (ur)
- Aydınlatmak, izah etmek
- Çıkarmak, almak, açıklamak, aydınlatmak
nüve
- Bir şeyin özü, çekirdek.
- Çekirdek
- Bk. kurşun.
- çekirdek
- Çekirdek, asıl, menba. (Sayısız hatemlerden canlı mahlukata vaz' edilen hayat hatemine bakınız. Evet canlı bir mahluk, camiiyeti itibariyle kainata küçük bir misaldir. Şecere-i aleme güzel ve tatlı bir meyvedir. Kevn ve vücuda bir nüvedir ki; Cenab-ı Hak o nüvede pek çok alemlerin örneklerini dercetmiştir. Sanki o zihayat, gayet hakimane muayyen nizamlar ile bütün vücutlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır. Bu itibarla bir zihayatı halketmek, bütün kainatı yed-i tasarrufuna alan Cenab-ı Hak'tan maada hiçbir şeye isnad edilemez. M.N.)
- Core.
- Central core.
- Soul.
- Nucleus çekirdek.
- Nucleus.
nüve halini almak
- Nucleate
çıkarmak
- Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- Sonunu getirmek.
- Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek.
- Bulmak, ortaya koymak.
- Hatırlamak
- Döküntülü hastalığa tutulmak.
- Çok hoşlanmak
- Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek.
- Belch.
- Dislocate.