kulaktan dolma delil ne demek?
- Hearsay evidence.
hearsay
- Dedikodu
- Söz, haber
- Söylenti, şayia
- Kulaktan dolma bilgi
kulaktan dolma bilgi
- Hearsay.
kulaktan dolma
- Başkalarından işitilerek edinilen (bilgi).
- Picked up here and there by listening.
dolma
- Dolmak işi.
- Tavuk, kuzu gibi hayvanların veya biber, domates vb. sebzelerin içine pirinç ve başka şeyler doldurularak pişirilen yemek.
- Doldurularak yapılan.
- Yalan, hile, dalavere.
- Sığ bir göl ya da körfezin, dışgüçlerin taşıdığı özdeklerle dolup kara durumuna gelmesi.
- Filling.
- Solid.
- Stuffed.
- Stuffed vegetables.
- Reclaimed bank.
delil
- İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- Kanıt
- Kılavuz, rehber.
- Bk. bilit
- Bk. kanıt
- Adli ve idari soruşturmalarda elde edilen, ilgili makamlar tarafından olayın aydınlatılmasına katkısı olabileceği değerlendirilen ve ispat vasıtası olarak kullanılabilen her türlü öge.
- Kılavuz. Doğru yolu gösteren. Meçhulü keşfetmekte ve malumun sıhhatını isbat etmekte vasıta ve alet ittihaz olunan husus.
- Proof.
- Evidence.
- Supporting document.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
kulaktan dolma bilgikulaktan dolmakulaktankulaktan alıntıkulaktan kulağakulaktan kulağa fısıldamakkulaktan kulağa yayılarak gelen gelenekkulaktan kulağa yayılmışkulaktan kulakakulakkulak ağrısıkulak akarıkulak altı bezikulak altı tükürük bezikulakula atkula donkula kul olmakkulaadolmadolma biberdolma harcıdolma içidolma kalemdolma moloz duvardolma otudolma otugillerdolma ovasıdolma yutmakdoldolaba girmekdolabı sezmekdolakdolakçı