delil ne demek?
- İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu.
P. Safa - Kanıt
Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı.
S. F. Abasıyanık - Kılavuz, rehber.
- Bk. bilit
- Bk. kanıt
- Adli ve idari soruşturmalarda elde edilen, ilgili makamlar tarafından olayın aydınlatılmasına katkısı olabileceği değerlendirilen ve ispat vasıtası olarak kullanılabilen her türlü öge.
- Kılavuz. Doğru yolu gösteren. Meçhulü keşfetmekte ve malumun sıhhatını isbat etmekte vasıta ve alet ittihaz olunan husus.
Proof.
Evidence.
Supporting document.
Argument.
Averment.
Case.
Document.
Earnest.
Voucher.
Lead.
Witness.
Indication.
Sign.
Guide.
Demonstration.
Fact sheet.
Index.
Indicator.
Means of evidence.
Piece of evidence.
Reason.
Testification.
Testimony.
bilit
- Bir bilgiyi sağlamlaştırmak üzere tanıklığına başvurulan kişi ya da belge; bir çıkarımın bir savın geçerlenmesi ya da çürütülmesi amacıyla kullanılan sağlayıcı bilgi.
Evidence.
delil açma
- Delil ambalajının, delil muhteviyatı ve özelliklerinin tespit edilerek kayıt altına alınması amacıyla açılması.
delil ambalajlama
- İncelenmek üzere gönderilecek bulgu veya delilin her türlü müdahaleyi önlemek ve özelliklerini muhafaza etmek amacıyla uygun malzeme ile ambalajlanması.