hüküm sürmek ne demek?
- Işbaşında olmak.
- Obtain.
- Ride.
- To be rife.
- Rule.
- Prevail.
hüküm sürme
- Ascendancy, ascendency, suzerainty.
hüküm süren
- Regnant.
- Rife.
sürmek
- Yönetip yürütmek, sevk etmek.
- Önüne katıp götürmek.
- Uzatmak, ileri doğru itmek
- Dokundurmak, değdirmek
- Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek
- Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek
- Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak
- Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak.
- Tutuklunun bu durumunun daha sürüp sürmeyeceği belli süreler içinde Sorgu Yargıçlığınca incelenerek, toplanan kanıtlara göre sanığın salıverilmesine yer olmadığının ve böylece tutukluğun uzamasının belirtilmesi ve uzaması.
- Sürüm işlemi.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
hüküm sürmehüküm sürenhüküm süren kraliçehüküm etmekhüküm fıkrasıhüküm giydirmekhüküm giymekhükümhüküm verilebilirhüküm vermehükahükakehükeahükemahükemai işrakiyyunsürmeksürmesürme camsürme çekmeksürme hastalığısürme kalaylamasısürmsürmanşetsürsür git devinimsür git hal kuramısür sil yöntemisürasüacsüalsüalpsüarsüb