hüküm sürme ne demek?
- Ascendancy, ascendency, suzerainty.
hüküm sürmek
- Işbaşında olmak.
- Obtain.
- Ride.
- To be rife.
- Rule.
- Prevail.
hüküm süren
- Regnant.
- Rife.
sürme
- Sürmek işi.
- Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık.
- Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen sistem, sürgü
- Masa ve dolapta küçük çekmece.
- Sürülerek kullanılan.
- Kirpik diplerine sürülen siyah boya, is
- Mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık.
- Çapraza alınan güreşçiyi çelme takılacak duruma getirip düşürebilmek için gerisingeri götürme.
- Mantarıgillerden ileri gelen ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı; kör, rastık, is, kurum, karamuk, karadoğu.
- Driving.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
hüküm sürmekhüküm sürenhüküm süren kraliçehüküm etmekhüküm fıkrasıhüküm giydirmekhüküm giymekhükümhüküm verilebilirhüküm vermehükahükakehükeahükemahükemai işrakiyyunsürmesürme camsürme çekmeksürme hastalığısürme kalaylamasısürme kapaksürme kapak kilidisürme mantarıgillersürme mantarlarısürme penceresürmsürmanşetsürsür git devinimsür git hal kuramısür sil yöntemisüra