flouter ne demek?
- Küçümseyen kimse
- Alçaltan kimse
- Aşağılayan kimse
- Hor gören kimse
- Alay eden kimse, alaycı
küçümseyen
- Underestimating, condescending, cynical, deprecating, deprecatory, disdainful, disparaging, scornful, sneering, snide, snooty.
flout
- Açıkça itaat etmemek, karşı koymak, muhalefet etmek
- Alay etmek, eğlenmek
- Hakaret etmek
- Küçümsemek, hor görmek
- Hürmetsizce davranmak
- Alay
- Karşı koyma.
- Alay etmek, küçümsemek, takmamak, burun kıvırmak
flounce
- Öfke ile fırlamak
- Sabırsızca davranmak
- Into -e bir hışımla girmek. out bir hışımla çıkmak.
- Öfke veya sabırsızlıkla yerinden fırlayıp yürümek
- Fırlayıp yürümek, azametle yürümek
- Farbala ile süslemek, volan koymak.
- Donuvermek
- Fırlayış, atılış.
- Farbala, volan