floundering ne demek?
- Batak
batak
- Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak
- Kötü durum, içinden çıkılmaz iş
- Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış.
- Boggy.
- Miry.
- In carey street.
- Quagmire.
- Marsh.
- Gutter.
- Mire.
flounderingly
- Mücadele ederk, güçlükle, güç bela, zar zor, beceriksizce, acemice
flounder
- Debelenmek, çırpınmak.
- Şaşırıp kalmak
- Bata çıka yürümek, bocalamak, boşuna çabalamak
- Dilbalığı, dere pisisi, yan yüzen birkaç çeşit balık
- Debelenme, çabalama.
- Çamura veya suya bata çıka yürümek
- Güçlükler ve yanlışlıklar içinde sürüklenip gitmek, uğraşıp durmak