fesata vermek ne demek?
- Fesat çıkarmak.
fesat
- Bozukluk.
- Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk
- Hile.
- Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse).
- Karıştırıcı, ara bozucu (kimse).
- Poisonous.
- Low-minded.
- Jaundiced.
- Sinister.
- Malice.
fesat
- Bozukluk.
- Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk
- Hile.
- Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse).
- Karıştırıcı, ara bozucu (kimse).
- Poisonous.
- Low-minded.
- Jaundiced.
- Sinister.
- Malice.
fesat cemiyeti
- Kötülük yapmak için bir araya gelmiş topluluk.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.