boyunduruka vurmak ne demek?
- Baskı altına almak.
baskı
- Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- Bası sayısı.
- Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri.
- Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı.
- Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm
- Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres.
- Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu.
- Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres.
- Tutma görevi alınan karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacı ile uygulanan yakın savunma türü.
- T. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik.
boyunduruk
- Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember.
- Kapı veya pencere vb. açıklıkların üzerine konulan ağaç, taş veya beton kiriş, lento.
- Mengenenin üst yanındaki kemer biçimli bölüm.
- Zulüm ve zorbalık baskısı, esaret
- Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu.
- Pastırmalık etlerin dinlendirildiği kuzey tarafı açık, diğer üç yanı ve üstü kapalı olan özel bölüm, sundurma.
- Mengenenin üst yanındaki kemer biçimli bölüm. (bk. Şek. 3)
- Yoke.
- Oppression.
- Lintel.
boyunduruk altına girmek
- Pass under the yoke.
vurmak
- Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak.
- Ses çıkarmak için, bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak
- Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek
- Hızla değmek, çarpmak.
- Sürmek.
- Takmak, koymak
- Bağlama, ilişkilendirmek
- Olduğundan başka biçimde görünmek.
- Bang.
- Beat.