baş vermek ne demek?
- İnandığı bir şey uğruna canını vermek.
- Doğmak, olgunlaşmak.
Ektiğin salatalıklar baş vermiş.
- Come to a head, head.
baş vergisi
- Kişi başına eşit miktarda ayni veya nakdi olarak alınan eski bir vergi türü.
- Poll tax, head tax, capitation tax.
baş ve omuzlar
- Hisse senedi piyasasında uygulanan teknik analizde kullanılan fiyatların insan omuzu gibi düz bir seyir izlerken aniden yükselip tekrar omuz hizasına düştüğünü gösteren şekil.
- Head and shoulders.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
baş vergisibaş ve omuzlarbaş ve sonbaş vektörbaş vurmakbaşbaş ağır gerek, kulak sağırbaş ağrım var.baş ağrısıbaş ağrısı olmakbaş ağrıtmakbaş akçabaş aktörbaş aktrisbaş alamamakvermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious