azametle yürümek ne demek?
- Flounce, stalk, sweep.
azametle dalgalanmak
- Flaunt.
azametli
- Ulu, çok büyük.
- Gururlu.
- Görkemli, heybetli.
- Debdebeli.
- Çalımlı, kurumlu
- Mec. Çalımlı, gösterişli, kurumlu, kibirli.
- Büyük, iri yarı.
- Great.
- Grand.
- Arrogant.
yürümek
- Adım atarak ilerlemek, gitmek
- Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek.
- Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek.
- Yayan gezmek, yayan gitmek
- Yol almak.
- Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak.
- Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek.
- Faiz, hesap edilmek, işlemek.
- Stir one's stumps.
- Ankle.