azamet ne demek?
Kökeni: Arapça
- Büyüklük, ululuk
- Gurur
Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu.
R. N. Güntekin - Büyüklük, Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğü.
- Görkem, gösteriş.
- Heybet.
- Çalım, kurum, tekebbür.
Şu her tarafından temizlik ve azamet akan şişman adama bile sorabilirdi.
S. F. Abasıyanık - Debdebe.
- Ululuk.
- Kibir.
- Assumption.
- Vanity.
- Greatness.
- Grandeur.
- Majesty.
- Magnificence.
- Grandiosity.
- Sublimity.
- Pride.
- Arrogance.
- Conceit.
- Tenacity.
azamet satmak
- Çalım satmak, böbürlenmek.
- Büyüklük taslamak.
azametfüruş
- Kibirlenen. Büyük görünmek isteyen. (Osmanlıca'da yazılışı: azamet-fürûş)